Sefer - Marek Kamiński - ebook

Sefer ebook

Marek Kamiński

0,0

Opis

Kendinizi keşfetmek için bir keşif gezisine çıkın!

Bir yıl içinde iki Dünya kutbu, Grönland'ı ve Gibson Çölü'nü geçmek, Vinson Dağı, Kilimanjaro ve And Dağları'ndaki Huayna Potosi'yi fethetmek, Solo TransAntarktika keşif gezisi, yelkenliyle iki kez Atlantik'i geçmek, Vistula projesi... Bütün bunları tek bir adam başardı. Bu nasıl mümkün olabilir?

Zor ve beklenmedik durumlarda büyük şeyler planlamamıza ve harekete geçmemize olanak tanıyan devasa enerji kaynaklarımız var. Bu kitap, bu enerjiyi her gün nasıl kullanacağınızı öğretiyor. Özellikle onu kaybetmeye başladığımız anlarda hayatın anlamını nasıl yakalayacağınızı gösteriyor.

Marek Kamiński, büyük Polonyalı gezgin, yalnızlık ve aşırı koşullarla karşılaşarak kendi sınırlarını ve olanaklarını keşfetti. Bu pratik bilgiyi uygulamaya koyuyor. Eşsiz deneyiminden faydalanın ve bir keşif gezisine çıkın. En zor olanı bile olsa - kendi iç dünyanıza.

Marek Kamiński - aşırı koşullarda keşif yapan, Guinness Dünya Rekorları sahibi, motivasyon konuşmacısı ve kitap yazarı. Tarihte ilk kez, bir yıl içinde her iki Dünya kutbunu da kazanan adam.

Ebooka przeczytasz w aplikacjach Legimi na:

Androidzie
iOS
czytnikach certyfikowanych
przez Legimi
czytnikach Kindle™
(dla wybranych pakietów)
Windows
10
Windows
Phone

Liczba stron: 287

Odsłuch ebooka (TTS) dostepny w abonamencie „ebooki+audiobooki bez limitu” w aplikacjach Legimi na:

Androidzie
iOS
Oceny
0,0
0
0
0
0
0
Więcej informacji
Więcej informacji
Legimi nie weryfikuje, czy opinie pochodzą od konsumentów, którzy nabyli lub czytali/słuchali daną pozycję, ale usuwa fałszywe opinie, jeśli je wykryje.



Marek Kamiński

SEFER

Çeviri Agnieszka Erdoğan

Telif hakkı: Marek Kamiński 2020

Çeviri Telif hakkı: Agnieszka Erdoğan

Resimler: Mariusz Stawiarski

Mizanpaj ve teknik hazırlık: Michał Latusek

ISBN 978-83-934880-8-7

Yayın:

Instytut Marka Kamińskiego (© Marek Kamiński 2011)

80-266 Gdańsk, ul. Grunwaldzka 212

e-posta: [email protected]

Herhangi bir yorum yapmak veya yazarla iletişim kurmak istiyorsanız, lütfen aşağıdaki adrese e-posta gönderin:

[email protected]

veya sosyal medyada Marek Kamiński'ye ulaşın:

@MarekKaminskiExplorer

@marekkaminskiexplorer

@MarekKaminski

@Marek Kamiński Explorer

@Marek Kamiński

Fragman

Yazar hakkinda

Önsöz

Örnek olmak

Kitaplardan örnekler

Seferden önce köprüler

Kendi Kuzey’ini keşfetmek

Tandemde

Başlangıçtaki zorluklar

Kendi kitaplarını nasıl okunursun?

Yol bir hedeftir

Çimlenen tohumlar

Korkuluk ve emniyet halatı olmaksızın

Kaybolmayan soru sorar

Başlangıç eseri taçlandırır

Kutuptan kutba

Hayaller için bir diyet

Başarının sınırları

Drive

Başın üstünde yük, başında yük

Uyum içinde

Havuza kayakla atlama

Buz çölünü walkman ile geçerken

Hedef, seferin ölümüdür

Sadece birinci olan kazanır

Başarısızlığın tadı

Dünya yuvarlak ve kutuplar iki tanedir

Avustralya’daki ay üsleri

Lider, takım üyesi

Herkes bize “hayır” deyince

Kutupta buz baltası mücadelesi

Akıyor Vistül akıyor

Tecrübeli bir risk alıcı

Önceden korkma

Japonca okuma ve yazma

Kutup kâşifi çölde

Takım, lider ve frenciler

Yedekte çekmek hakkında devam

Benim fikrim ve bu kadar

Terlikteki gezgin

Yoksul fighterler

Balondaki çocuklar

Altın Ördek ile buluşma

Hep beraber

Birlikte kutba

Sondeyiş

Kaynakça

Referanslar

Yazar hakkinda

Marek Kamiński (24 Mart 1964, Gdańsk, Polonya'da doğdu) kutup kaşifi, filozof, yenilikçi ve dış yardım olmadan bir yıl içinde Kuzey Kutbu ve Güney Kutbu'na tek başına yürüyen ilk kişidir ( 23 Mayıs 1995'te Kuzey ve 27 Aralık 1995'te Güney Kutbu’na ulaştı). Bu başarıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. M. Kamiński, motivasyondaki deneyimini, imkansız görünen hedeflere ulaşmanın yanı sıra robotlar ve yapay zeka ile ilgili çalışmalarda kullandı. Tüm dünyadaki prestijli üniversitelerde ziyaretçi öğretim üyesi olarak ders veriyor ve konferanslara katılıyor.

Marek Kamiński’nin farklı faaliyetleri:

Marek Kamiński Vakfı

1996 yılında kurulandı. Misyonu insanları (özellikle çocukları ve gençleri) kendini geliştirmede desteklemek ve sürdürülebilir bir dünyada daha iyi yaşama vizyonunu gerçekleştirmektir. Vakıf, „Power4Change” adlı, 10-aşamalı motivasyon yöntemini kullanarak hayatlarını değiştirmek isteyen insanlara hedeflerini belirleme ve ulaşma araçları vererek destekliyor.

Marek Kamiński Enstitüsü

Enstitünün misyonu yapay zeka ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında karşılaşılan zorlukların küresel farkındalığını şekillendirmek ve insan potansiyeline olan inancı teşvik etmektir.

INVENA A.Ş.

Kamiński tarafından kurulan, yeni trendler belirleme ve ev kurulumları ve sistemleri arayan müşterilerin beklentilerini karşılamak misyonuyla ticari bir şirket.

Buna ek olarak şu anda Power4Change 2020 projesiyle meşguldür. Bu proje, insanları küresel çevre üzerindeki etkileri konusunda eğitmeyi amaçlayan NOA adlı insansı robot ile dünyanın etrafında ilk gezi denemesidir. Proje aynı zamanda bir seyahat arkadaşı ve roboterapist olarak NOA'nın pratikliğini araştırmaları ve keşfetmeleri kapsayacak.

Marek Kamiński ve faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi edinmek veya bağlantı kurmak için şu adresi ziyaret edin:

www.marekkaminski.com

Buraya bu seferin sonunda keşfedeceğin ilkeyi yaz

....................................................................

Önsöz

Kendi kutuplarını hayatta nasıl aramak? Onların hakkında hayal kurmaktan nasıl korkmamak? Ve onlara giden yolu nasıl bulmak?

Bu soruların üzerine sıkça düşündüm. Kutuplara ulaşırken kazandığım tecrübelerim başka insanlara onların hedeflerine, kutuplarına ulaşmakta yardımcı olabilir mi? Birisinin hayatını değiştirebilir mi?

Ben de sık sık kendime bunu açıklamaya çalışıyorum. Nasıl oldu da sıradan Polonyalı bir aileden gelen sıradan bir çocuk dünyanın sınırlarına ulaştı?

Bu soruların birçoğunun cevabı benim bir sonraki – bu kez dünyanın haritasında belirli bir noktaya değil ama kendi deneyimlerimin derinliklerine – seferim ve bu deneyimlerimin paylaşımıdır. Bence hayat sadece çok uzakta olan kutuplara ulaşmak değil. Hayat burada ve şimdi, kendinle ve dünya ile uyum içinde yaşamak kendin olmak, kederini izlemektir. Bu yol zor olsa ve kendini ve dünyanın bize koyduğu kısıtlamaları yenmeyi gerektirse bile.

Yaşam boyunca seyahat ederken derinlere, yüzeyin altına ulaşmanın ve açık gerçekler ve şemaların arkasında gizlenenlerin araştırılmasının çok önemli olduğunu keşfettim. Çoğunlukla şemaların bizim için geçerli gerçekler değil ama sadece sıradan batıl inançlar olduğu sıkça ortaya çıkıyordu.

Kendi hayatını değiştirmek sık sık riskli ve aşılması zor sorunlarla bağlantılıdır ama bence hayallerin peşinden gitmeyi denememek daha risklidir.

Seyahate, kendi kutuplarınızı keşfetmeye davet ediyorum. Umarım yol boyunca kendi kutuplarınızı nasıl belirlemeniz gerektiği ve onlara nasıl ulaşabileceğiniz hakkında ipuçları bulursunuz…

Hiçbir zaman çok geç değil.

İyi yolculuklar,

Örnek olmak

Hiç kimse bir başkası olmak için doğmaz.

Bu kitapta örnek mi olmak istiyorum? Hayır. Hiç kimseye herhangi birini taklit etmek fikrini önermezdim. Gerçi örnekler bize bir yol gösterebilirler ama kendi hayatında bir başkasının hayatını tekrarlamak için çabalamak tamamen amaçsızdır. Geçmişte Edmund Hillary veya Roald Amundsen gibi şahsiyetlere bakıyordum, onlarda benim olmak istediğim kişilerinin ulaşılamaz örneklerini görüyordum. Bugün, belli bir açıdan, kendimi bu karakterlerin büyüklüğü veya zayıflıkları ile karşılaştırmıyorum. Yaptıkları her zaman sadece bir yol göstericidir. Ders almak, onların yaşam yollarını öğrenmek değerindedir lakin onları taklit etmek ve onlar gibi olmak için değil.

Hem büyük hem bizim için eşit derecede ilham verici olabilen bilinmeyen şahsiyetler artık tarihtir. Bu karakterlerin mükemmel olduğunu ve çok şey başardığını düşünsek bile, onlar tarafından başarıldı. Bizim yolumuz kesinlikle farklıdır. Hiç kimse bir başkası olmak için doğmaz. Her zaman önemli olan sadece diğer insanların deneyimini kullanarak kendin olmaktır. Başkalarının kendi yollarını bulmak için neler başardıklarına bakarız ama zirvelere ulaşmak veya kitap yazmak amacında olmadan. Hayatına yeni bir kalite getirmek yeterlidir. Önceden hayran olduğum insanlarda mükemmellik arıyordum. Şimdi onlarda zayıflıkları da görüyorum. Örneğin, Marek Hłasko1 ve Ernest Hemingway’in hayatlarındaki alkol meselesi. Belki de yazmak uyarıcılardan ayırılamaz, belki de bu durumlarda ilki ikinciden kaynaklanır ama böyle olması şart değildir, bu bir kural falan değil ve bununla yönlendirilmez.

Amundsen, Shackleton veya Scott ve Nansen gibi büyük kutup araştırmacılarının hayatlarında sadece onların büyük başarılarını değil, aynı zamanda büyüleyici ve olağanüstü kutup dünyasında erişilemeyen hedeflere ulaşma hırslarını da görüyorum. Orada o zamanlarda hâlâ boş olan kaideler, podyumlar hazır bekliyordu. Kesinlikle kaide üzerinde yer alma arzusu hayatların bir parçasıydı ancak özel hayatlarını tamamen dolduran birinci olma hırsıydı. Açıkçası onların bir özel hayatları yoktu ve yuva kurdularsa, karıları ve çocukları çoğu zaman dul ve yetim kalıyorlardı. Scott, Güney Kutbu’na ulaşırken öldü, Ernest Shackleton Antarktika’nın etrafını dolaşmak amacıyla düzenlenen bir sefer sırasında öldü, Nansen keşif seferlerinden sağ salim çıktı ve insanlara yardım etmekle ilgilendi. Rakibinin yardımına koşarken ölen ve bedeni şimdiye kadar bulunamayan Amundsen’in kaderi de olağandışıdır. Amundsen’in evindeydim. Harika, çok pratik bir şekilde döşenmişti. Geçmiş yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. Örneğin, yalnız yaşayan bir erkeğin bir bide yerleştirmesi çok şaşırtıcıydı. Amundsen pratik bir adamdı. İki Eskimo kızını evlat edinmiş ve evine almış. Bir süre sonra onları geri göndermek zorunda kalmış çünkü onları kullandığı yönünde temelsiz şüpheler çıkmaya başlamış. Yalnız yaşıyordu ama hayat bir bütünlüktür. Bir başkasıyla yakınlık insanlığın bir parçasıdır. Aslında neredeyse bütün büyük kutup dünyasının kâşifleri münzevilerdi, Amundsen bir istisna değildi. Nansen Oslo’daki evinin içinde atölyesinin sığabileceği bir kule inşa etmişti. O zaman telefonlar vardı. Nansen ’in kulesindeki telefon yalnızca tek yönlü çalışıyordu, yani Nansen başkalarını arayabiliyordu ancak diğerleri, evde oturanlar bile, onu arayamıyorlardı. Bu çok manidar bir ayrıntı. Sanırım özel hayatının eksikliği kutup dünyasıyla tanışmışlığının bir bedelidir. Ancak yargılamaktan uzak olmalıyım. Yargılamak çok kolaydır, anlamak daha zor.

Bir kez İtalyan gazeteci ve muhabir olan Tiziano Terzani’nin Son Benim Başlangıcımdır kitabı hakkında konuştum. Muhatabım, bu kitabı okuduktan sonra Kapuścińśki2’nin ne kadar küçük bir yazar olduğunu anladığını çünkü Terzani’nin gerçeği yazdığını ve hiçbir şeyi saptırmadığını söyledi. Kapuściński’yi hem seviyorum hem sevmiyorum. Çocukluğumda bazı kitapları beni etkiledi ama daha çok seyahat etmeye başladığımdan beri her şey değişti. Hâlâ onlara hayran olduğumu söyleyemem. Kapuściński’nin kuzeye ulaştığında havanın ciğerlerinde donduğu cümlesini hatırladım. Anlıyorum ki bu abartı edebi bir işlemdir ama yine de… Belki de bu yüzden Kapuściński’nin tartışmalı biyografisini yazan Artur Domosławski’nin kitabının3 neden olduğu karmaşa sanki yanımdan geçti. Ancak muhatabım bu açıklamayı yaptığında, böyle değerlendirmelerin çok kolayca yapılmış ve haksız olduğunu düşündüm. Domosławski, Kapuściński hakkında böyle bir kitap yazdı ama Terzani hakkında benzer bir kitabımız yok. Sadece onun tarafından yazılmış kitapları biliyoruz. Tabii ki harikalar, çok zevkli okunur ama hiç kimse ayak izlerini takip etmedi, Terzani’nin tanımladığı insanlarla tanışmadı. Belki Terzani hakkında bir kitap olsa, bir şeyleri saptırdığını öğrenirdik. İnsanları değerlendirmek, soruşturma yürütmek hiçbir yere gitmeyen bir yoldur. Kim bilir, belki de Artur Domosławski’yi araştırırsak, Kapuściński hakkında bir kitap yazma konusunda ahlaki bir hakkı olmadığı ortaya çıkacaktı. İnsan hayatı son derece karmaşıktır ve açık alçaklıktan veya suçlardan ayrı olarak yargılanması kolay değildir.

Sık sık yaşımıza göre aynı şeyleri farklı değerlendiririz. Yirmi yaşındayken, eğer birisi bir yuva kurmazsa, kendini seyahatlere, dünyayı keşfetmeye ve insanlığı kurtarmaya adadığı anlamına geldiğini düşünürdüm. Bugün bir ailenin eksikliğinin bir eksiklik, eksik bir yaşam olduğunu düşünüyorum. Dünyadaki bütün zirvelere ulaşmanın bile bir amacı olmalı. Muhtemelen sevgi böyle bir yolda da deneyimlenebilir ancak bu bir yuva kurduğumuz zamankinden daha az olasıdır. İtiraf edeyim ki üniversitedeyken alkolü insanın gerçeği daha derin hissetmesine ve daha yoğun bir şekilde deneyimlemesine neden olan, yeni farklı bakış açıları açan bir şey olarak görüyordum. Şimdi sadece alkollün değil, tüm uyarıcıların tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Terzani, Vietnam’dayken her gün afyon içiyordu. Bağımlı olmamayı başardı ama kumar alışkanlığına düştü. Bu nedenle onun hayatı da çok düşündürücüdür. Öte yandan, hayat aynı zamanda tehlikelerle baş etmek ve üstesinden gelmekle de ilgilidir. Hiçbir yanlış adım atmadığımız bir yol hayal etmek zor. Belki de ideal olan, model yaşam yoktur. Başarılı olanları başarısız olanlardan ayırmak mümkün değildir.

Bugünkü sahip olduğum bilgi ve tecrübeyle, hayran olduğum insanların tıpkısı olmak istemezdim. Yolun başlangıcında emsalsiz örnek, ilham olabilirler, ufuktaki dağlar gibi bize onlara ulaşmak için ilham verebilirler. Ama onlara yaklaşınca, ulaşmak istediklerimizi kendi zirvelerimizi fark etmeye başlarız. Bu ilk dağların var olması iyidir çünkü bizi yola çıkmaya teşvik ederler. Ancak önümüzde yükselen zirveleri keşfetmemiz gerekiyor.

Dünya tarihinde herhangi bir şahsiyet olabilseydim, ister miydim? Hayır galiba. En mükemmel, en görkemli şahsiyet olsa bile, daha önce yaşanmış, yapılmış, yazılmış deneyimleri ve yolu tekrarlamak ne kadar anlamlı olurdu? Bilgi faydalıdır, fakat en önemli olanlarını kendimiz edinmeliyiz. İlk önce dünya tarihinden seçilmiş bir kişi olmak isteyip istemediğimizi kendimize soralım. Eğer henüz bilmediğimiz, belki de daha görkemli olamayacak olan kendi yaşamımız ile öte yandan artık yaşanmış, Büyük İskender gibi bir başkasının hayatının arasında bir seçim yapma şansımız olsaydı böyle bir değiştirmeye karar verir miydik? Bu arada, sözü geçen şahsiyetler ne seçerlerdi merak ediyorum. Belki de farklı bir hayat tercih ederlerdi?

Kendim olmak ister miyim? Bu sormaya değer bir sorudur. Bu, sahip olduğum özgürlüğü ama aynı zamanda bununla ilgili sıkıntıları kabul etmek anlamına gelir. Her şeye rağmen özgürlük, en muhteşem ama başka birine ait bir hayattan daha değerli gibi görünüyor. Bu özgürlük sayesinde yeniden doğabiliriz. Bu, sonu belli olan hayatın yaşanmasından daha büyüleyicidir. Sahip olduğumuz özgürlüğün ve onun olasılıklarının tam olarak farkında değiliz. Tabii ki, bir şeye sahip olmak sadece onun hakkında düşünmekle olmuyor. Eğer bir vizyonumuz varsa her an onu yerine getirmeye başlayabiliriz. Sınırlamalar belki de zahiri değil ama geçicidir çünkü üstesinden gelebiliriz. Çocukluğumda benim örneklerim olan insanları düşündüğümde, onların ortak özelliğini görüyorum – onlar yeni bir kalite belirlediler. Başkalarını kopyalamadılar, özgürlüğün armağanını kullanarak yeni yollar keşfettiler. Bu nedenle ufkun üzerinde yükselen, uzaktan görülebilen dağlar gibi, örnekler olarak görünebilirlerdi.

Sence aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?

A. Birinin hayatını kendi hayatında tekrarlamaya çalışmak mantıklı olmaz.

B. Kendi hayatında yeni bir kalite belirlemek yeterlidir.

C. Belki de ideal olan, model yaşam yoktur.

D. Her birimizin içindeki olan ve bizi aslında her an yönlendirebilen özgürlüğün gücünün farkında değiliz.

Kitaplardan örnekler

Primus ocağını yakmayı öğrenmek hiç zor değil, kullanım kılavuzunu okumak yeterli. Kitapları okumakla seferin genel şemasını anlamak mümkündür.

Kutup kaşifleri dünyanın sadece küçük bir parçasıydılar. Kitaplar bana çok şey öğretti. Uygun bir şekilde okunan, yani kendi yaşantı ve maceraların gibi yaşayan kitaplar. Bu şekilde yüz yaşam öyküsünün okunması son derece zenginleştiricidir. Kitaplar dikkatsizce veya dikkatli okunabilir. Eğer onları dikkatlice okursak başkalarının hayatlarını yaşıyor gibi oluruz. Bu bizim tecrübemizi ve bilgimizi genişletir. Eğer dikkatsizce okursak, sanki hiç okumamışız gibi. Yeni deneyimler kazanmıyoruz, sadece bir dahaki isimlerin üzerine çizgi çekiyoruz. Kitaplar sayesinde kutup ve seferler hakkında düşünmeye başladım. Birkaç hikâye yaşadım ve onları tekrarlamak istemedim, benzer olan ama kendimin olan hikâyeyi yaşamak istedim. Edindiğim bilgi kendi kutuplarımı keşfetme arzusuna neden oldu. Kendimi çocuklukta aldığım şemayla, geleceğimi, meslek edinmeyi, yaşamın zorluğunu düşünmeyle sınırlandırsaydım, hiçbir yere kıpırdayamazdım. Bunlar önemli meleseler ama harici olarak önemli. İçimizde olan şeyler daha önemli. Araba sürmek için yakıt, yakıt için para lazım fakat aynı zamanda nereye gitmek istediğimiz, etrafında mı dolaşacağımız yoksa bir hedef mi belirleyeceğimiz da önemlidir. Eğer yaşamımızı yakıta sınırlarsak sadece bir benzin istasyonundan diğerine gideriz ve bütün hayatımız böyle gözükür.

Çok farklı alanlardan çok fazla kitap okuduğumdan dolayı erken farklı yaşam şemaları, başarı ve başarısızlık mekanizmaları öğrendim. Genç yaşta, çok fazla yükümüz olmadığı zaman, büyük miktarda bilgiyi özümsemek, diğer insanların hatalarını tekrarlamamaya çalışmamıza neden oluyor. Bu pratik, somut bilgi ile ilgili değil. Sadece işimizde ihtiyacımız olanın, iyi bir not alabilmek için yapmamız gerekenlerinin aranması bir hatadır. Bilgi meselesinde her zaman bilgiyi edinmekten hoşlandım. Bence gereksiz bir bilgi yok. Eğer bir şey öğrenebilirsek, bunu yapmaya değerdir. Üniversitemde kesinlikle tek işe yaramayan ders askerlik bilimiydi. Ama yine de bu derse bir şeyler öğrenme tutumuyla girdim. Sorular sormaya başladım ama hemen ders veren subaydan beni soru sormaktan vazgeçireceğini duyduktan sonra hiçbir şey öğrenmeyeceğini anladım… Bugün gazetelerde gereksiz bilgilerin olduğunu düşünüyorum. Bu bilgilerin sadece binde biri bize lazım. Sorun şudur ki, yararlı bilginin hangi sayfada olduğunu hiçbir zaman bilemeyiz. Bizi haberlerle bombalayan bütün medya için aynısı söylenebilir. Seçme aracımızın sadece dikkatimizi çekecek gerekli bilgiler şeklinde seçmesi büyük bir problemdir.

Kitapları hevesle okurken onların bir zaman benim için yararlı olacağını düşünmemiştim. Pratik bilgi edinmeye odaklanmadım. Bugün isimlerinin çoğunu hatırlamıyorum bile ama bilgiler zihnime yerleşti ve bilinçaltımda kaldı. Bir Primus ocağının nasıl yakılacağı veya bir çadırın nasıl çekileceği gibi basit becerilerden daha fazlası olan bilgiler. Kitaplar, bana ümitsiz gibi görünen, hiçbir şeyin yapılamadığı durumlarda nasıl davranacağımı öğretti. Bir çıkış yolu aramak, keşfetmek, umut etmek gerekir. Bu şema hemen hemen her biyografide tekrarlandı: ümitsiz bir durum ama yine de savaşıyorum, deniyorum, çözümler buluyorum, bir mucize oluyor ve kurtuluyorum. Bu hatırımda kaldı. Böyle defalarca tekrarlanan durum ve tepki şemalar bizim bilinçaltımızda saklı kalabilir. Primus ocağını yakmayı öğrenmek hiç zor değil, kullanım kılavuzunu okumak yeterli. Kitapları okumakla seferin genel şemasını anlamak mümkündür, çeşitli kötü durumlara hazırlanmayı öğrenirsin ve – bu da gereklidir –Primus ocağını yakmak ve çadırı toplamak için bütün kılavuzları incelemek gerektiğini öğrenmek mümkündür. Kitaplar sayesinde bütün kılavuzları alıp uygulanmak benim için daha kolaydı. Yeni bir sorunla karşılaştığımızda, bilinen durumlara benzeterek onu çözmeye çalışıyoruz. Tıp hakkında bir kitap olduğu kadar bir seyyah biyografisi bu analojiyi bize verebilir. Keşif sırasındaki zihniyet, fiziksel zindelikten ve hatta pratik becerilerden çok daha önemlidir. Fiziksel zindelik eğitilebilir, bu kalıcı bir şeydir, çünkü organizmanın verimliliği alındığında o kadar kolay azalmaz. Ancak, zihinsel verimlilik her anda değişebilir ve hatta bozulabilir. Kitaplardan hatırlanmış, bizi yönlendiren kelimeler bile yardımcı olabilir. Benim için bu Nansen’in Fram, yani “haydi ileri”, çağırısıydı.

Zihinsel yapıyı şansa bırakmadığımız zaman, gövdesi olduğu zaman, bizim tutunacağımız bir şey olduğu zaman iç yapı, aslında bizi hedefe götürür ve fiziksel zindelik sadece onu taşır. İç yapı yönlendirilmemiştir, kutuplara seferler, iş ya da herhangi bir profesyonel uzmanlık ile ilgili değildir. Bu genel bir yatkınlıktır. Ama belirlenen hedefe ulaşıp ulaşmadığımıza azmeden de odur. Eminim ki iyi iş fikirlerine sahip olmak için ilk önce dünya hakkında genel bilgi sahibi olmak gerekir. Sadece ekonomi hakkında değil, insan ve onun ruhunun derinlikleri hakkında da. Bunun iş dünyasıyla fazla bir ilgisi olmadığı düşünülebilir. Ama piyasada bir niş keşfetmek, yeni bir fikir edinmek için büyük genel bir bilgiye, sözde bir dahili geniş tarayıcıya sahip olmak gerekir. Aktüel durumu, burada ve şimdi taramak, iş dünyasında neler olduğunu gözlemlemek ve yeni çözümler ve fikirler bulmaya çalışarak genel bilgimizle karşılaştırmak gerekir. Bunun sayesinde iş dünyasında en başarılı olanlar, ekonomistler veya finans okuyanlar değil, insan ve dünya hakkında genel bir bilgiye sahip olanlardır. Genel bilgi boşlukta asılmış gibi, bizim hayatımızla hiçbir ilgisi yok gibi görünür ama er ya da geç gerekli oluyor.

Gereksiz bir bilgi yoktur. Bazen yaptıklarında hiç alakalı olmayan bir bilgi kullanıyor musun? Eğer aklına bir şey gelmiyorsa, belki bununla bir şey yapmanın zamanı gelmiştir?

Seferden önce köprüler

Senaryo oluşturma yeteneği,hayallerin gerçekleştirilmesini belirler.

Çocukken, bilinen ve bilinmeyen, mümkün ve imkânsız olanlar arasında köprü kurmayı hayal etmeye çalıştım. Birkaç kilometre uzağa güğümle süt için ya da yemekhaneye öğle yemeği almak için gönderildiğimi hatırlıyorum. Yol boyunca Leonid Teliga4 gibi tek başına yat ile dünya gezisine çıkacağımı hayal ederdim. Bu bana çok şey katan hayal gücü alıştırmasıydı. Ben şu an buradayım, on üç yaşındayım, biliyorum ki yarın dünyaya yelken açmayacağım. Hayalimde bu yolculuk için olabildiğince en kısa yolu bulmaya çalıştım. Bu boş ve verimsiz bir hayal değildi. Zihnimde bir hafta içinde Drawsko Gölü’nde yelken açacağımı, sonra bir yat kulübü bulacağımı ve yat dümenci lisansı alacağımı ve on beş yaşına gelince yelkenli seferime devam edeceğimi planlıyordum. Sonunda yat kulübünün kaptanına gideceğim ve ona dünyanın yelkenli ile dünya turuna çıkacak en genç insani olmak istediğimi söyleyeceğim. Kaptan rıza göstermeyecek ama ben onu bunun Polonya’yı ünlü yapacağı argümanıyla ikna edeceğim, antrenmanlar başlayacak ve kullanılabilecek bir yat da bulunacak. On altı yaşındayken yelken açacağım.

Połczyn Zdrój’un sokaklarında süt almak için gittiğim yol benim içim dünya turuydu. Bu iki ayrı alan gibi görünüyor. Bir yandan burada ve şimdi yaptıklarımız var: köpeği gezdiriyoruz, ders çalışıyoruz, temizleniyoruz vs.; öte yandan, eğer gerçekten bir şey istiyorsak, bizi uzakta olan bir hedefe bağlayacak, ona ulaşmamızı sağlayacak bir köprü olan hayal gücü alıştırmaları yapabiliriz.

Amaç uzak olduğu için, sadece hayaller değil, yol boyunca karşılaştığımız insanlar da çok önemlidir. Bu insanlar zaten böyle şeylerin mümkün olduğunun somut bir örneğidir. Onlardan birçok şey ve en hızlı şekilde öğrenebiliriz. Aynı zamanda diğer insanların yaşamlarımız üzerinde olumsuz etkisi olabileceği de hatırlanmalı. İçimizde birçok farklı imkanlarımız var ve kendimizi değil de, başkalarını dinlediğimiz zaman onları kullanmıyoruz. Çocuklar veya gençler olarak kendi yaşamlarından memnun olmayan, imkanlarımızı kendi vizyonlarına, genellikle siyah senaryolarına kadar sınırlandıracak yetişkinlerle karşılaşıyor. Yeteneklerimizi geliştireceklerini ve keşfettiğimiz imkanların peşinden koşmamızı, her şeyin mümkün olduğuna inanmamızı cesaret etmemizi teşvik etmelerini düşünmek, umut etmek boştur.

Bu tür etkilere kapılmamak için kendi dünyama kapandım ve onun sınırlarını aşmamak için çaba sarf ettim. “Evet, yelkenli ile dünya turu yapman mümkün, bu düşünmen iyi, bunu planlamaya devam et” diyen insanlarla karşılaşmak benim için zordu. Onların tepkileri genel olarak oldukça farklıydı: “Böyle saçmalıklar hakkında düşünme, sadece zaman kaybediyorsun, karnede iyi notlar almak ve sana iyi bir iş verecek okula gitmek için derslerini çalış”. Bir noktada hem yaşıtlarıma hem de yetişkinlere hayallerimi anlatmayı bıraktım. Kendi dünyamda yaşıyordum. Bazen de beni hayallerimi takip etmeye teşvik eden insanlarla karşılaşıyordum.

Ayrıca sadece hayal etmeyi değil, beni bu hayallere yaklaştıracak bir şey yapmayı da öğreniyordum. İçsel gücüm yalnızca hayallerde değil, düşüncenin bağımsızlığında değil, senaryo oluşturma yeteneğinde de oluşuyordu. Bir şeyi hayal ederken bunu nasıl adım adım başarabileceğimi düşünüyordum. Ve sonra bunu yerine getiriyordum.

Örneğin dergilerde diğer ülkelerden çocukların mektuplarına rastlıyordum. Bu mektupların çoğu Sovyetler Birliği’ndendi. Sıradan çocuk mektupları: böyle bir şehirden geliyorum, pul biriktiriyorum, kitap okuyorum ve birileriyle tanışmak istiyorum. Herhangi bir çocuk bunu yapabiliyorsa, ben de benzer bir mektup yazabilirdim. Çoğunlukla bunu yapmaya cesaret edenler, diğer Polonyalı çocuklardan onlarca mektup aldılar ve sadece bazılarına cevap verdiler. Kendime neden gazeteye mektuplaşmak istediğime dair bir mektup göndermeyeceğimi sordum. Peki, Polonya dergisinin editör ofisine böyle bir mektup yazacağım – bu kolay. Fakat ben diğer ülkelerden çocuklarla mektuplaşmak istiyorum. Bunu nasıl yapabilirim? Polonya’da çıkanlara benzer bir yabancı dergiye mektup göndermek zorunda kalacağım. Yalnız ben yabancı dergilerin isimlerini dahi bilmiyordum. O zamanlar Google ve interneti yoktu… Bir büyükelçiliği, örneğin Kolombiya Büyükelçiliğini arayabilirim ve dergilerin isimlerini, hangi şehirlerde yayınlandıklarını sorabilirim. Belki de bana hemen adreslerini verirler? Telefon görüşmeleri için gerekli olacak parayı kazanmak için kâğıt topluyordum, sonra postaneye gidiyordum, şehirlerarası telefon kulübesine kendimi kapatıyordum ve Kolombiya Büyükelçiliğini arıyordum. “İyi günler, adım Marek Kamiński, Kolombiya’daki en popüler derginin hangisi olduğunu öğrenmek istiyorum”. O zamanlar belki on bir yaşındaydım. Ve elçilikten muhataplarım bana bu ismi veriyorlardı. Memurların bozuk Lehçe konuştuklarını veya bir tercümanın bulunduğunu hatırlıyorum. Ve bu şekilde eylem senaryolarımı oluşturuyordum.

Senaryo bir temeldir. İlk önce başka ülkelerden insanlarla mektuplaşmak istememim fikri, vizyonu var. Eğer bunu gerçekten istiyorsam, güçlü bir inancım varsa, vizyonuma inanırsam, bunu yerine getirebilirim, sadece bir yol bulunması lazım. Bu yol, aşamalara, adımlara ayrılırsa küçük Połczyn Zdrój kentinden küçük bir çocuk için de ulaşılabilmesi mümkün. Eğer gerçekten istersen Połczyn Zdrój’da mektubu çevirmene yardım edecek yabancı dilleri bilen bir öğretmen bulmak mümkündür. İyi ki o zaman doğru bir kişiyle karşılaştım çünkü “hiç kimse böyle bir mektubu yayınlamaz, hiç kimse buna cevap vermez, boş ver, evladım” diyene rastlayabilirdim. Zaman zaman beni hayallerimi takip etmek, farklı bir şey yapmak için cesaretlendiren insanlarla karşılaşmış olmam önemlidir. Bu şekilde İngilizce ve İtalyancayı idare ettim ama Latin Amerikanlı çocuklarla mektuplaşmak için İspanyolcaya ihtiyacım vardı. Połczyn’de İspanyolca öğretmeni yoktu. Ama İspanya’da uzak bir aile bireyi olan birinin olduğu ortaya çıktı. Bu kişi oradaki akrabasına İspanyolcaya çevrilmesini istediğim bir mektup gönderdi ve uzun bir süre sonra çevirilmiş mektup geldi. Ayrıca yerel bir liseden Fransızca öğretmenine ulaşmayı da başardım. Ona gittim – bir apartmanda yaşadığını hatırlıyorum – ve yardım istedim. Bunu isteyerek yaptı.

İnsanlar sık sık hayal kurma veya bir şeyi hayal etme aşamasında kalırlar. Senaryo oluşturma yeteneği ve imkânsız olabileceği inancı hayallerin gerçekleştirilmesini belirler. Bir şey düşünebilirsek, bunu gerçekleştirebiliriz. Bunu yapmak için kararlılığa ihtiyacımız var. Şimdi Ay’a uçmak istediğime karar verirsem mümkün olurdu ama belki de gelecek yirmi yılda bile fedakârlık yapmak zorunda kalacağım kadar ciddi bir girişime kalkışmak benim için manasızdır. Oranın nasıl olduğu hakkında Ay’a ayak basan insanların – Neil Armstrong veya Buzz Aldrin’nin – hatıralarında okuyabilirim. Bu nedenle farklı zorlukları aramayı tercih ederim. Kırk yedi yaşındayken – ve şimdi bu yaştayım – Ay’a uçmaya ya da batiskafta Mariana Çukuru’nun dibine inmeye karar verirsem başarabileceğime inanırım. Bu arada Mariana Çukuru’nun dibinde olan insanlar Ay’a ayak basan insanlardan daha azdır çünkü oraya sadece iki kişi ulaşabildi – Jacques Piccard ve Don Walsh ve Ay’da bir düzine kadar astronot vardı. Benzer hedeflerin benim için ulaşılabilecek olduğunu biliyorum ancak başkalarının deneyimlerini tekrarlamak istemediğimin de farkındayım. Belki de bugün çocuklarımla birlikte olmak, Çukuru’nun dibine inmek veya Ay’a seyahat etmekten daha değerlidir.

Daha önce kimsenin yapmadığı bir şey yapmanın benim için bir değeri var gibi görünebilir. Ama öyle değil. Hayatta benzer bir varsayımı takip etmemizin bizim için iyi olacağını sanmıyorum. Ancak başkasının başarılarını tekrarlamak büyük bir kıymet değil. Öbür taraftan iyi örnekleri tekrar etmek, kendi yolunda yanlış bir şey yapmaktan daha iyidir… İlk olmak ikincildir ve bu her zaman, her koşullarda bir değer değildir. Ve bir aileye sahip olurken veya bunu başkalarına zarar vererek başardığımızda ilk olmak besbelli bir kötülüktür. Benzer başarıların sınır şartları farklıdır.

Alıştırma: A noktasından B noktasına ulaşmanın senaryosunu oluştur.

A noktası: Hayalin.

B noktası: Hayalini gerçekleştirme.

A...................................................B

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kendi Kuzey’ini keşfetmek

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Tandemde

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Başlangıçtaki zorluklar

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kendi kitaplarını nasıl okunursun?

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Yol bir hedeftir

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Çimlenen tohumlar

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Korkuluk ve emniyet halatı olmaksızın

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kaybolmayan soru sorar

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Başlangıç eseri taçlandırır

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kutuptan kutba

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Hayaller için bir diyet

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Başarının sınırları

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Drive

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Başın üstünde yük, başında yük

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Uyum içinde

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Havuza kayakla atlama

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Buz çölünü walkman ile geçerken

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Hedef, seferin ölümüdür

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Sadece birinci olan kazanır

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Başarısızlığın tadı

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Dünya yuvarlak ve kutuplar iki tanedir

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Avustralya’daki ay üsleri

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Lider, takım üyesi

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Herkes bize “hayır” deyince

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kutupta buz baltası mücadelesi

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Akıyor Vistül akıyor

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Tecrübeli bir risk alıcı

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Önceden korkma

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Japonca okuma ve yazma

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kutup kâşifi çölde

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Takım, lider ve frenciler

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Yedekte çekmek hakkında devam

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Benim fikrim ve bu kadar

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Terlikteki gezgin

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Yoksul fighterler

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Balondaki çocuklar

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Altın Ördek ile buluşma

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Hep beraber

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Birlikte kutba

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Sondeyiş

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Kaynakça

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

Diğer bölümler e-kitabın tam sürümünde mevcuttur.

1 Marek Hłasko (1934-1969) – Polonyalı yazar ve senarist. Alışılmadık çalışmalarının tarzı ve sıra dışı davranışları (özellikle kıyafetler) nedeniyle tanındı ve popülerlik kazandı. Uyumsuzluğun bir simgesi olan genç neslin efsanevi bir figürüydü. Aşırı dozda uyku hapının alkol ile alınmasının yol açtığı dolaşım yetmezliğinden hayatını kaybetti [Eğer farklı işaretlenmemişse bütün dipnotlar çevirmene aittir.].

2 Ryszard Kapuściński (1932-2007) – Polonyalı muhabir, yayıncı, şair ve fotoğrafçı, “röportaj imparatoru” olarak nitelendirilirdi. Stanisław Lem dışında eserleri en çok çevirilen Polonyalı yazar.

3 Artur Domosławski, Kapuściński non-fiction, Varşova 2010 [y. n.].

4 Leonid Teliga (1917-1970) – İkinci Polonya Cumhuriyeti Polonya Ordusu ve Büyük Britanya’daki Polonya Hava Kuvvetleri piyade subayı, denizci, gazeteci, tercüman, yazar. 1967–1969 yıllarda “SY Opty” ahşap bir yatla Dünyayı tek başına dolaşan ilk Polonyalı.